Doğan HIZLAN
Ankara fotoğraflarından oluşan olağanüstü etkileyici, bilgilendirici bir albüm tanıtacağım bu hafta.
Atila Cangır'ın hazırladığı üç ciltik Cumhuriyetin Başkenti adlı albüm, toplam 1428 sayfa.
Albümün başında Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras'ın albümü sunan bir yazısı bulunuyor.
Yıllardır biriktirdiği Ankara Karpostal'larını vererek bu albümün yayınlanmasını sağlayan Uğurlu Tunalı'nın yazısından bir bölümü okuyalım: "Ben doğma büyüme Ankaralıyım. Hamamönünde Hacı Musa Mahallesi'nde, 30 Mart 1924 tarihinde doğmuşum. İlk, orta, lise ve üniversite hayatım Ankara'da geçti. Aile şirketimiz Kavaklıdere Şarapları'nda hayata atıldım. Yuva kurmam, evlatlarımı kucaklamam hep o sevdiğim şehirde oldu. Ailem, arkadaşlarım ve dostlarımla en mutlu yıllarımı hep orada yaşadım.
Büyük Millet Meclisi'ne yakın oturmamız dolayısıyla Atamı sık sık görmek, sesini duymak, hatta selamlaşmak ayrıcalığını tattım.
İnşaat işçisinin bile olmadığı o zamanlarda, dışarıdan gelen kalfa ve işçilerle betonarme binalara geçiş ve elektriğin gelişi...
Kağnıdan gayri nakil vasıtası olmayan bir şehirde ilk kaptıkaçtıların, sonra da otobüslerin çalışmaya başlaması...
Ulus'tan başlayıp Yenişehir, Kavaklıdere, Çankaya, Dikmen, Keçiören'e ve Cebeci'ye doğru genişleyen bir yerleşim... Bahçelievler'de ilk kooperatif evleri ve onu takip eden diğerleri...
Sergievi, Halkevi, Etnografya Müzesi, Büyük Millet Meclisi Binaları, oteller, okullar ve Gençlik Parkı ile çehresi günbegün değişen Ankara'da ben bu aşamaları yaşadım. (...) Yıllardır özenle biriktirdiğim 'Ankara Kartpostalları'mı, feyz aldığım Üniversite'min kültür hizmetlerine sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum..."
Cumhuriyetin Başkenti albümünü hazırlayan Atila Cangır da kitabın bilhassa kendi açısından niteliğini anlatıyor: "Cumhuriyet Başkenti albümü Uğurlu Tunalı'nın kartpostal ve fotokart koleksiyonu aracılığıyla Başkent Ankara'nın Cumhuriyet ile birlikte nasıl kurulduğunu fotoğraflarla göstermeyi hedefleyen bir çalışmadır. Bu albüm, yarım asırdır yaşadığım kentin öncü fotoğrafçılar tarafından nasıl fotoğraflandığını araştırabileceğim büyüklükte bir koleksiyon ile çalışmanın heyecanını yaşatırken, çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği bir kenti yeniden keşfetmemi sağladı."
Ankara Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Nusret Aras, kitaptaki sunu yazısında, hem Uğurlu Tunalı'nın koleksiyonunun özelliklerini, hem içeriğini anlatırken, kitabın genel niteliğini çerçeve içine alıyor: "Ankara Üniversitesi olarak Sayın Uğurlu Tunalı'nın 'Ankara Kartpostalları Koleksiyonu'nu Cumhuriyetin Başkenti adıyla albümler halinde sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu koleksiyon Cumhuriyet'le yaşıt olan ve onunla büyüyen bir Ankaralı'nın uzun yıllar topladığı ve yaşamını onunla bütünleştirerek oluşturduğu dünyadaki en büyük Ankara Kartpostalları koleksiyonudur. (...)
Cumhuriyetin Başkenti albümleri 'Cumhuriyet Öncesi Ankara' ve 'Cumhuriyet Ankarası'nı değişik yönleriyle tanımamıza, Başkentin kuruluş ve gelişmesini izlememize olanak sağlıyor. Albümlerde yer alan yaklaşık 2600 fotoğraf, Ankara'nın değişimini, geçtiğimiz yüzyılın ilk yarılarından başlayarak yakın günlere kadar sergiliyor.
Fotoğraflarda Ankara'nın tarihi yapılarını, eski semtlerini, çarşılarını, pazarlarını, eğlence yerlerini, mesire yerlerini ve günlük yaşamını bütün renkleriyle görebiliyoruz. Ayrıca Cumhuriyet ile birlikte Ankara'da yapılan kamu yapılarını, Cumhuriyet'in topluma kazandırdığı yeni yaşam biçiminin getirdiği ve onun bir parçası olan parkları ve bahçeleri, Atatürk Orman Çiftliği'ni, Barajı, Gençlik Parkı'nı, Stadyum ve Hipodrom tesisleri gibi Cumhuriyet'in kurucularının ve kurucu kuşaklarının inanılmaz çabaları ve alın terleriyle ortaya koydukları büyük birikimi adım adım yaşıyoruz."
Albümün birinci cildi; Steroskopik-Daguerretype Karpostallar ile başlıyor, onu 1900'lü yıllara ait karpostallar izliyor. Editör Moughamian Freres.
Başarılı editörlükten söz edeyim.
Her kartpostalın üst yazısında tarih ve yer belirtiliyor, yanında da kartpostal hakkında açıklama.
Tutsak İngiliz askerlerinden başlayıp ayrı ayrı editörlerin yapıtları, sayfa başında belirtiliyor.
Böyle kapsamlı albümlerin önemini birkaç açıdan değerlendirmek gerekiyor.
Cumhuriyet Türkiyesi'nin başkenti Ankara'nın kuruluşunu bu albümden görebiliyorsunuz.
Semt semt, mimarisinden şehirciliğine kadar bize fikir veriyor, Ankara'yı öğretiyor. Bozkırdan böyle bir şehri yaratmak ancak mucize kelimesiyle anlatılabilir. Cumhuriyetin yaptıklarının, öğretim yaşamından operasına kadar modernleşmenin bütün tarihini kartpostallardan okuyabiliyoruz.
Bir kentin yükselişi, gelişimi satırlarla anlatılmaz, ancak görsel malzeme bu karşılaştırmayı yapmaya olanak tanır. Nereden nereye sorusunun yanıtını ancak bu karşılaştırma sonucunda verebiliriz.
Cumhuriyetin Başkenti'nin üçüncü cildi, Ankara'yı semt semt kartpostallardan tanıtmaktadır.
Üçüncü cildin en önemli, benim için ilgi çekici bölümü; Törenler-Kutlamalar başlığını taşıyor.
Cumhuriyet bayramları, Atatürk'ün cenaze töreni...
Cumhuriyet bayramı ile ilgili kartpostallardan zafer takları üzerinde şöyle yazılar var.
Bankalar Caddesi Tekel Başmüdürlüğü Cumhuriyet Bayramı.
Tak üzerinde, 'Büyük Gazi'ye Tazimat-Türkiye Ziraat Bankası' yazmaktadır. (Eski yazıyla, tarih 1927)
2553 fotoğrafın yer aldığı, üç ciltlik Cumhuriyetin Başkenti albümünün sonunda Mahalle/Semt, Meydanlar, Parklar, Kişiler, Binalar dizini yer almakta.
Kütüphanemizin temel kitaplarından olacak bir albüm. Belki de şimdiye kadar gördüğüm, bir şehir monografisi olarak, bilhassa görsel açıdan en başarılı çalışma bu kitap. Zira kartpostallardan bir şehrin bütün kronolojisini tespit edebiliyorsunuz.
Hürriyet 9 Şubat 2008
Tarih: 31 Ocak 2008 Kaynak: NTVMSNBC
Magnum’un kurucusu, ünlü fotoğrafçı Robert Capa’nın kaybolduğuna inanılan 3500 negatifinin içinde bulunduğu bavul, yıllardır süren görüşmelerin ardından Uluslararası Fotoğraf Merkezi’ne teslim edildi.Fotoğraf uzmanları arasında “Meksika Bavulu” olarak bilinen ünlü Macar fotoğrafçı Robert Capa’nın bavulu bulundu. Bavulda, Capa’nın, İspanya İç Savaşı sırasında çektiği 3 bin 500 fotoğrafın negatifi bulunuyordu.
Capa’nın meslektaşları Gerda Taro ve David Seymour’ın bazı fotoğrafları da yine bu bavulda saklanıyordu.
Capa, 1939’da Amerika’ya giderken bu bavulu Paris’te bırakmıştı ve bavulun Nazi işgalinde kaybolduğunu sanıyordu. Fakat bavul şans eseri Paris’ten Marsilya’ya, oradan da Meksikalı bir general sayesinde Mexico City’ye geldi.
Burada, Benjamin Tarver adında bir film yapımcısının elindeydi. Ancak Capa’nın kardeşi Cornell Capa’nın kurduğu Uluslararası Fotoğraf Merkezi, fotoğrafların Capa’nın varislerine iade edilmesi konusunda Benjamin Tarver’ı yıllar süren görüşmelerden sonra ikna etti ve merkez, geçtiğimiz haftalarda fotoğraflara kavuşup, gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra kamuoyuyla paylaştı.
Söz konusu negatifler arasında İspanya’daki cumhuriyetçi askerler, gündelik hayat ve cephede çekilen sivillerin yanısıra bir çok sanatçının da portreleri var.
Negatifler sayesinde Capa’nın, düşüncesini fotoğrafa yansıtma süreci açığa çıkacak.
Capa’nın “Düşen Asker” adını verdiği ünlü fotoğrafın negatifinin, bavulda olup olmadığı belli değil. Bu ortaya çıktığında, bir askerin vurulma anını gösteren bu fotoğrafın gerçekliği konusunda, yıllardır süren tartışma da son bulacak.
Capa'nın "Düşen Asker" adını verdiği ünlü fotoğrafı.
Yaşamı Bir Mayınla Son Bulmuştu
Asıl adı André Friedman olan Robert Capa 1913 yılında, Yahudi bir terzinin oğlu olarak Budapeşte’de dünyaya geldi. Özellikle İspanya İç Savaşı’nda yaptığı çalışmalar sonuncunda ünlü İngiliz dergisi Picture Post tarafından 1938 yılında dünyanın en ünlü savaş fotoğrafçısı ilan edildi. Aynı savaşta çektiği, bir cumhuriyetçi askerin Cordoba cephesinde vurulduğu anı gösteren “Düşen Asker” adlı fotoğrafı, bir savaş fotoğrafı ikonu haline geldi.
Capa, II. Dünya Savaşı’nın en önemli safhalarından Normandiya Çıkartması’nda da Ohama sahiline, yani en zorlu ve tehlikeli alana çıkarma yapan ilk birlikleri de görüntüledi.
1947 yılında Henri Cartier-Bresson, David Seymour ve George Rodger’la hala dünyanın en önemli fotoğraf ajansları arasında yer alan Magnum’u kurdu.
1954 yılında Fransız işgalindeki Vietnam’ı görüntülerken, bir kara mayınına basarak hayatını kaybetti.